Türk Ticaret Kanunu, kanun sistematiğinde, esas olarak ticari işletme sistemini belirlemiştir. Bu nedenle Türk Ticaret Kanununda birçok konu ve kavram, ticari işletme kavramından yola çıkılarak düzenlenmiş, hükümleri belirlenmiştir. Eski Ticaret Kanunu, Ticari işletmenin tanımını vermemiş, bunun yerine 11-13.maddelerinde, hangi işletmelerin ticari işletme sayılacağını, 17.maddesinde ise hangilerinin ticari işletme sayılmayacağını düzenlemişti. Bu yol bazen ciddi kargaşalara yol açmakta ve birbirinden farklı hükümlerin tesis edilmesine sebep olmaktaydı. Ancak Yeni TTK ve Ticaret Sicil Yönetmeliği, ticari işletmenin tanımını yapmış ve bu karmaşaya kısmen de olsa son vermiştir. Buna göre Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan, faaliyetlerin devamlı ve bağımsız bir şekilde yürütüldüğü işletmedir. ( TTK 11/1, TSY 4/1/r)
Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, ticari işletme olabilmenin dört ana unsuru bulunmaktadır. Bunlar; kazanç sağlamayı hedef tutmak, devamlılık, bağımsızlık ve esnaf işletmesinin hacmini aşmaktır. Bu bağlamda incelendiğinde, ne kadar büyük organizasyonla faaliyet gösterirlerse göstersinler, üniversite hastaneleri, resmi okullar ve hayır kuruluşları bir ticari işletme değillerdir. Çünkü gelir sağlama hedefi bulunmamaktadır. Yine yukarıda belirtilen unsurlar çerçevesinde incelediğimizde, sürekli olmaksızın gayrimenkul alım satımı yapmak, alım satıma aracılık etmek, arızi olarak taşıma işi yapmak, devamlılık unsuru olmadığından dolayı ticari işletme hükümlerinde değerlendirilemez. Bir işletmenin deposu, servisleri ve şubeleri de bağımsızlık unsuru bulunmadığından dolayı, ayrı bir ticari işletme değildir. Devamını Oku →
TİCARİ İŞLETME HUKUK ALANINDA TÜMSİAD İLE YAPILAN RÖPORTAJIMIZ…
Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği, kurumsal yapısı itibariyle üyelerine, kurumsallaşma ve küresel şartlara ayak uydurma noktasında destek sağlamaktadır. TÜMSİAD’ın bu misyonu çerçevesinde, Kahramnamaraş Barosu Avukatlarından Av.Abdullatif AĞGÜRBÜZ ile gerçekleştirmiş olduğumuz bu röportajımızda, ticari işletmelerin kurumsallaşması, ticari işletme ve tacir, marka, patent ve endüstriyel tasarımlar konularında siz değerli TÜMSİAD üyelerine bir takım bilgiler aktaracağız.
TTK Çerçevesinde, Ticari işletme nedir? Ticari işletmeyi, esnaf işletmesinden ayıran özellik nedir ?
Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan, faaliyetlerin devamlı ve bağımsız bir şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari iletmeyi esnaf işletmesinden ayıran en büyük özellik, ticari hacmidir diyebiliriz. Tabi bu ticari hacme göre, muhasebeyle ilgili evrak farklılıkları ve çok ağır hukuki sorumluluklar bulunmaktadır.
2-Peki ‘’TACİR’’ kavramı hakkında bilgi verebilir misiniz?
Tacir kavramı, Türk Ticaret Kanununda tanımlanmıştır. Ancak tanımından çok Tacir olmanın gereklilikleri ve sorumlulukları üzerinde durulmalıdır. Evet sorunuza cevap verelim. Tacir, bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten, gerçek yada tüzel kişidir. Devamını Oku →
SINAİ MÜLKİYET HUKUKUNDA HÜKÜMSÜZLÜĞÜN ETKİSİ
Sınai mülkiyet hukuku, mal ve ürün üretiminin, değer ve sanat üretimine dönüşmesini sağlayan hukuk dalıdır. Güçlü bir ekonomi ve adil düzen için, sınai mülkiyet hukuku kapsamında bulunan, markalaşma, patent ve endüstriyel tasarım işlemleri önem arz etmektedir. Sınai mülkiyet hukuku, kurumsallaşmanın da ilerisinde, kurumsal firmalar için gelişimin devamını sağlayan en değerli ve önemli ön şarttır. Yukarıda da belirttiğimiz üzere, Sınai mülkiyete ilişkin marka, patent ve endüstriyel tasarımlar, haksız rekabet ve ticari anlamda adil düzenin sağlanması için elzemdir. Bu nedenle, yazımızda, uluslararası hukuk kapsamında marka, patent ve endüstriyel tasarımların hükümsüzlüğüne ilişkin düzenlemeleri inceleyeceğiz.
Hukukumuzda, prensip olarak sınai mülkiyet haklarına ilişkin verilen hükümsüzlük kararları, feshin aksine, geçmişe etkilidir. Yani hükümsüz kılındığı tarihten itibaren değil, baştan itibaren (tasarımın, patentin yahut markanın tescilinden itibaren) geçersiz sayılır.
Bu kural 551 Sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında KHK, 554 Sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında KHK ve 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK ile hüküm altına alınmış ve sınai mülkiyetle hukukun kapsamına giren tüm hususlarda uygulanmaktadır. Hükümsüzlüğün etkisi başlığını taşıyan 551 Sayılı KHK’nın 131. maddesi şöyledir:
“Patentin hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde, kararın sonuçları geçmişe etkili doğar. Bu nedenle, patent veya patent başvurusuna, hukuki bakımdan bu Kanun Hükmünde Kararname ile sağlanan koruma, hükümsüzlük kapsamında doğmamış sayılır’’
554 Sayılı Endüstriyel Tasarımlar Hakkında KHK m.45 ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK m.44, farklı ifadelerle de olsa, yukarıdaki hükmü tekrarlamıştır. Devamını Oku →
GAYRİMENKUL HUKUKU ÜZERİNE TÜMSİAD İLE YAPILAN RÖPORTAJIMIZ…
Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin geçerliliği hakkında bilgi verir misiniz?
Borçlar Kanunumuz, sözleşme serbestisi ilkesini benimsemiştir. Buna göre, kanunda aksi belirtilmedikçe, taraflar istediği şekil ve şartta sözleşme yapabilirler. Ancak kanunlarımız bazı özel hallerde, bazı sözleşmeler için şekil şartı öngörmüştür. Kat Mülkiyeti Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve Noterlik kanunu çerçevesinde, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin noter huzurunda ve noter tarafından düzenlenecek şekilde yapılması zorunludur. Bu sözleşmelerde sadece imza onaylı noter sözleşme tipi geçersizdir, sözleşme tamamen noter tarafından yazılmalı ve onaylanmalıdır.
Arsa sahipleri ile müteahhit arasında yapılan sözleşmelerde ne gibi hususlara dikkat edilmeli?
Hukuki dayanak ve ispat açısından bu sözleşmeler oldukça önemlidir. Şöyle ki, arsa sahibinin mağduriyet yaşamaması için özellikle dikkat etmesi gereken hususlar vardır. Bunlar tarafımızdan tavsiye niteliğindedir. Genelde inşaat bitimi için öngörülen süreler temel ruhsatının alınması ile başlar fakat temel ruhsatı için bir süre sözleşmede yer almaz. Bu konuda da sözleşme ile kısıtlama getirilmelidir. Teknik şartnamede belirtilen hususlar mutlaka bir inşaat bilirkişisi ve avukat ile istişare edilmelidir ve imara uygunsuzluk halinde müteahhide yönelik yaptırımlar sözleşmede yer almalıdır. Bunlar arsa sahipleri için olan tavsiyelerimiz. Müteahhitler ise eğer ipotekli devire ilişkin bir sözleşme yapmışlarsa, ipoteğin arsa sahibinin şahsi problemleri yüzünden çıkmaması hususlarını iyi irdelemeli, müeyyidelerle kendini sağlama almalıdır. Daha sonra hukuki bir uyuşmazlığı önüne geçebilmek için, arsa sahibine verilecek olan ev ile kendisine ait olan evlerin özelliklerini sözleşmeye iyi aksettirmelidir. Aksi halde hukuki olarak çıkmaza girmelerine sebebiyet verebilir.
Bu bahsetmiş olduğunuz hususlar genelde arsa sahipleri için tavsiyeler değil mi?
Hayır. Aslında tamamı müteahhitler için bir tavsiye. Günümüz şartlarında reklam ticaretin en önemli aşaması. Bu hususlar sözleşmede müteahhidin önerisi ile yer alırsa, karşı tarafa güven verebileceği gibi, rekabet gücünü de arttırır. Aynı zamanda kaliteye ulaşma noktasında kendisi için bir azim sebebi olur. Kısa vadede aleyhe gibi görünen hususlar, uzun vadede müteahhit için iyi bir reklam ve marka değeri artışıdır. Devamını Oku →
FETÖ üzerine HUKUKİ ve VİJDANİ bir yazı…
Bilindiği üzere ülke gündemimiz FETÖ soruşturmaları nedeniyle oldukça yoğun. Her gün onlarca insan gözaltına alınmakta, haklarında soruşturma başlatılmakta. Dış basının ve uluslararası şer odaklarının lanse ettiği gibi, bu operasyonlar cadı avı şeklinde yürütülmemekte, hassasiyetle incelemeler ve soruşturmalar yapılmakta. Ancak insan yapımı herşey de olduğu gibi, bu soruşturmada da % 100 isabet beklemek ve mağdur insanların olmadığını düşünmek akılcı değildir.
Devletimizin bugünkü göstermiş olduğu tepki, yüzyıllardı süre gelen BAĞIMSIZ Türkiye’nin devamı noktasında göstermiş olduğu sert ama olması gereken bir reflekstir. Bu refleks yadırganmamalı, soruşturmayı yürütenler demoralize edilmemelidir. Devamını Oku →
HUKUKİ VE SOSYAL AÇIDAN ENGELLİ HAKLARI
Seminer başlığımız “hukuki ve sosyal açıdan engelli hakları”. Ancak, seminerimizi “hukuki haklar” ve “sosyal haklar” diye ikiye ayırmak çok isabetli değil. Bildiğiniz gibi hukuk; insanların sosyal ilişkilerini düzenleyen ve normlara bağlayan bir disiplin, bir bilim dalı. Dolayısıyla hukuki ve sosyal haklarımız organik bir bağla içiçedir. Biz de bu seminerimizde hukuki ve sosyal haklar diye bir ayırıma gitmeyeceğiz, hukuki haklarımızı irdelerken zaten sosyal haklarımızı da irdelemiş olacağız ve tümünü birlikte “engelli hakları” olarak ele alacağız.
GİRİŞ :
Bugün tüm toplum katmanları içinde nüfusu en hızla artan kesim, ne yazık ki engellilerdir. Bunun da başlıca nedenleri; Teknolojik ilerleme, doğal afetler, savaşlar, hızla bozulan ekolojik dengelerdir. Bu sebeplerin arasına trafik kazalarını ve ülkemizde yaygın olan akraba evliliklerini de katmamız gerekir. İşte bu sebepler nedeniyle ülkemizde ve tüm dünyada engellilerin sayısını hızla artmaktadır. Tüm bu olgular dünya ülkelerinin ve ülkemizin engelliler konusuna daha fazla eğilmelerine ve çözümler aramalarına sebep olmuştur. Devamını Oku →
TORBA YASA VE İŞ KANUNU DEĞİŞİKLİKLERİ
Meclis gündemini uzun zamandır işgal eden ve kamuoyunda “Torba Yasa” olarak bilinen “İş Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İle Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun” Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak yayınlanması için geri gönderildi. Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girecek Torba yasa içerisinde bulunan iş kanunu değişikliklerini sizler için derledik.
MADDE 1 – 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “altı iş günü” ibareleri “otuz iş günü” şeklinde, aynı fıkranın beşinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Devamını Oku →