Sınai mülkiyet hukuku, mal ve ürün üretiminin, değer ve sanat üretimine dönüşmesini sağlayan hukuk dalıdır. Güçlü bir ekonomi ve adil düzen için, sınai mülkiyet hukuku kapsamında bulunan, markalaşma, patent ve endüstriyel tasarım işlemleri önem arz etmektedir. Sınai mülkiyet hukuku, kurumsallaşmanın da ilerisinde, kurumsal firmalar için gelişimin devamını sağlayan en değerli ve önemli ön şarttır. Yukarıda da belirttiğimiz üzere, Sınai mülkiyete ilişkin marka, patent ve endüstriyel tasarımlar, haksız rekabet ve ticari anlamda adil düzenin sağlanması için elzemdir. Bu nedenle, yazımızda, uluslararası hukuk kapsamında marka, patent ve endüstriyel tasarımların hükümsüzlüğüne ilişkin düzenlemeleri inceleyeceğiz.
Hukukumuzda, prensip olarak sınai mülkiyet haklarına ilişkin verilen hükümsüzlük kararları, feshin aksine, geçmişe etkilidir. Yani hükümsüz kılındığı tarihten itibaren değil, baştan itibaren (tasarımın, patentin yahut markanın tescilinden itibaren) geçersiz sayılır.
Bu kural 551 Sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında KHK, 554 Sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında KHK ve 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK ile hüküm altına alınmış ve sınai mülkiyetle hukukun kapsamına giren tüm hususlarda uygulanmaktadır. Hükümsüzlüğün etkisi başlığını taşıyan 551 Sayılı KHK’nın 131. maddesi şöyledir:
“Patentin hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde, kararın sonuçları geçmişe etkili doğar. Bu nedenle, patent veya patent başvurusuna, hukuki bakımdan bu Kanun Hükmünde Kararname ile sağlanan koruma, hükümsüzlük kapsamında doğmamış sayılır’’
554 Sayılı Endüstriyel Tasarımlar Hakkında KHK m.45 ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK m.44, farklı ifadelerle de olsa, yukarıdaki hükmü tekrarlamıştır.
Yine 554 Sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında KHK m.45 şöyledir:
‘’Tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde, kararın sonuçları geçmişe etkili doğar. Bu nedenle, tasarım başvurusu veya tesciline hukuki bakımdan bu Kanun Hükmünde Kararname ile sağlanan koruma, hükümsüzlük kapsamında doğmamış sayılır’’
556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK m.46 ise benzer bir ifadeyle konuyu şu şekilde ele almıştır:
Markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde, kararın sonuçları geçmişe etkilidir.
Bu kuralın ana kaynağı, Topluluk Patent Sözleşmesi’nin 33.maddesi ( Community Patent Convention) ve Avrupa Patent Sözleşmesi’nin 68.maddesidir (Europe Patent Convention). Yukarıda belirtilen ilgili KHK’lar çerçevesinde, endüstriyel tasarımların, markanın yahut alınan patentin hükümsüzlüğünün geçmişe etkili olma kuralı ana kuraldır. Hükümsüzlük, geçmişe etkili olan, bozucu yenilik doğuran bir haktır. Hükümsüzlük kararı ile yasal yolla edinilmiş belgeye dayalı hak, kural olarak geçmişe dönük olarak son bulur. Yani hükümsüzlük kararıyla, böyle bir koruma hiç gerçekleşmemiş kabul edilir. Ancak geriye etkili olma kuralı, ana kural olmakla birlikte, hakkaniyet ilkesi gereği bazı istisnalarla, iyiniyet korunmuştur.
Hükümsüzlük kararının geriye etkili olma kuralının, iki istisnası bulunmaktadır. Bu iki halde, hükümsüzlük kararı geçmişe etkili olmazken, ancak hükümsüzlük kararının kesinleşmesinden sonra hukuki sonuç doğurur. Nitekim, 551 sayılı KHK’nın 131/2/a ve 131/2/b maddesine göre:
‘’Patentin hükümsüz sayılmasından önce, bir patente tecavüz sebebiyle verilen hukuken kesinleşmiş ve uygulanmış kararlar,
Patentin hükümsüzlüğüne karar verilmesinden önce, yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler’’
Benzer bir ifade 554 Sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkındaki KHK m.45/2/a ve 45/2/b ‘de de yer almaktadır:
‘’Tasarım sahibinin ihmali veya kötü niyetli olarak hareket etmesinden kaynaklanan, zararın giderilmesine ilişkin tazminat ve sebepsiz zenginleşme talepleri saklı kalmak üzere hükümsüzlüğün geriye dönük etkisi, aşağıdaki durumları etkilemez:
a) Tasarımın hükümsüz sayılmasından önce, tasarımdan doğan haklara tecavüz sebebiyle verilen kesinleşmiş ve uygulanmış kararları;
b) Tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmeden önce, yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler. Ancak, hal ve şartlara göre, hakkaniyet düşüncesinin gerekli kıldığı durumlarda sözleşme uyarınca ödenmiş bedelin kısmen veya tamamen iadesi talep edilebilir’’
Yukarıda belirtildiği üzere, Taraflar sınaî mülkiyet hakkının hükümsüz olduğunu bilmeden, iyi niyetli olarak sözleşmeyi uygulamışsa, uygulanan bu sözleşmeden her iki tarafın da geriye doğru etkilenmemesi prensip olarak kabul edilmiştir.
Bu konu ile ilgili değişik kaynaklar belirtilen ve kabul gören doktrin şu şekildedir:
Taraflar mülkiyet hakkının hükümsüz olduğunu bilmeden sözleşmeyi uygulamışlarsa, uygulanan bu sözleşmeden, her iki tarafında geriye doğru etkilenmemesi prensip olarak kabul edilmiştir. (SULUK, Sınai Mülkiyet Haklarında Hükümsüzlük Kararının Etkisi, sf 48)
………Ancak hükümsüzlüğü bilmeden taraflar sözleşmeyi uygulamışlarsa, bu sürede sözleşme geçerliymiş gibi sonuç doğurur. (SULUK, Sınai Mülkiyet Haklarında Hükümsüzlük Kararının Etkisi, sf 49)
…………bu durumda uygulanmış sözleşmelerin ifası anlamında belge sahibine verilen edimlerin iadesi istenemez. Zira şeklen de olsa, ilgili belgeden doğan hak, etkisini o dönemde göstermiştir. ( ÖZDEMİR, Sınai Haklara İlişkin Lisans Sözleşmeleri ve Rekabet Hukuku Düzenlemelerinin Lisans Sözleşmelerine Uygulanması, sf 108)
Hükümsüzlüğün geriye doğru etkili olma kuralının istisnalarına ilişkin Yargıtay kararları şu şekildedir:
‘’Tescilli endüstriyel tasarım sahibi, bu tesciller hükümsüz kılınmadıkça, tasarımını kullanabilir. Bu bakımdan davalının mahkemece iptal tarihine kadar tescilli ve geçerli marka tasarımını kullanması haksız rekabet oluşturmadığından, bu şekilde faaliyetinin davacı tasarımına tecavüz ve haksız eylem olarak nitelendirilecek karar verilmesi doğru görülmemiştir ‘’( Yargıtay 11.HD. 14.04.2003 T, 2002/11566 E, 2003/36112 K)
‘’……………… terkin edilinceye kadar davalının, davacının tescilli markasını kullanmasının haksız rekabet oluşturmayacağının açık bulunduğu için…..’’ (Yargıtay 11.HD. 11.11.2005 T, 2005/12512 E., 2005/10884 K)
Yukarıda belirtilen görüşler ve Yüksek Mahkeme kararları doğrultusunda, esas anlamda İYİNİYET in korunduğu görülmektedir. Ancak burada bahsedilen iyiniyet, tacirler bakımından farklılık göstermektedir. Burada Medeni Kanun dürüstlük kuralı ve iyiniyet hükümlerinin aksine, OBJEKTİF ÖZEN gerekmektedir. Yani, tacirin kişisel durum ve yeteneğine göre göstereceği özen değil, yaptığı işin özelliği göz önünde tutularak, tedbirli ve makul bir tacirin göstereceği özen dikkate alınır. (TTK 18/2) Tacir, her iş ve işleminde olduğu gibi, marka, patent ve endüstriyel tasarımlar hakkında da basiretli bir iş adamı gibi davranmalıdır.
Bugün geçmişin aksine, marka, patent, tasarım tescil belgeleri kurumsallaşan ve kurumsallaşma hedefinde olan şirketler için oldukça fazla önem arz etmektedir. Bazı eksik, yanlış ve karmaşık düzenlemelere rağmen, olan değil, olması gereken hukuka ulaşma dileğiyle…